Türkiye'nin
en güzel şehri bir Çankırılı bile olsan genelde Çankırı değildir. Bir şehrin
albenisini arttıran bazen barlar sokağı kimi zamanda bin bir türlü insanıdır.
Güzelim şehrimde ne barlar sokağı ne anlayıştan gözleri parlayan tonton
insanlar var. Bura bozkırın ortası Kızılırmak kenarı, Devrez Çayıda akar boylu
boyunca. Anlayacağınız bura İzmir'den, İstanbul'dan hatta Antalya'dan oldukça
fazla deniz kenarıdır. Tam da bilinmez Karadeniz mi içanadolu mu, vardır ya
hani aramızda memleket esprisi Bermuda Şeytan üçgeni ÇANKIRI-ÇORUM-YOZGAT!
Bir
Çankırılı olarak kötü anlatmaya başladığım memleketim 1999'dan beri beni
kendine bağlamayı hakkını vererek başarmıştır. İzmir'de yaşadığımız sekiz yılın
çoğunda -belki de ayıplanmamak için söyleyemediğim her yıl- Çankırı'ya koşar
gelirdim şu üç aylık deniz, kum, güneşli yaz tatillerinde. Yılın büyük bir
kısmında bu üçlü yanıbaşında olunca
insan ailesini; teyzeli anneanneli kaşları çatık yüreği pamuk dedeli ailesini
özlüyor. Bu özlemle on sekiz yaşıma ayak bastım.
Şehrim
düşünüldüğünde medeniyetin göbeği olmuş; 2016 yılında bunu tüm güzelliği ile
sergilediler. 116 parçalı toplama eserle 1972 yılında kurulan Çankırı Müzesi,
2016 yılının temmuz ayında restorasyonu biten (eski) Adalet Sarayına taşındı.
Müze dijital ekranlar ile sunuyor tüm buluntuları eee bu da sınırlı sayıdaki
ziyaretçisinin ilgisini çekiyor.
Çankırım paleolitik dönemlerden günümüze kadar
ufalana büyüye gelmiş 186.000lik nüfusa ulaşmıştır. Hitit devletinin dört bir
yanını sardığı Çankırı, Büyük İskender'in Anadolu'yu fethetmesi ile Perslerin
elinden kurtulmuş 1071 Malazgirt Zaferi'nden kısa bir süre sonra Süleyman
Şah'ın emirlerinden biri olan Karatekin Bey'in önderliği ile Türk topraklarına
katılmış ve memleketim olmuştur. Taa o yıllardan unutulmamış yüz ölçümü
yüreğinden küçük bu şehir.
Demem o ki
havasına, suyuna, müzesine bin can feda bir tek Çankırılı dostuma. Ezile yana
içim BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder