Dün vicdan saçlarımı
taradı böyle ağır ağır. Hatta o kadar ağır taradı ki tek bir saç telim kopsa
düşse avuçlarından altında ezilecek sanırsınız. Kadim dostum, dostumuz… Onunla
hayatımızın bir döneminde mutlaka tanıştık. Annemizinki vardı markette sırf canımız
çekti diye çikolataları alırken, babamızınki vardı bunu bazı çocuklar hiç
öğrenemedi. Daha dört yaşında karton kutuda beslediğimiz civcivi nasıl
severdik, belki de bir su kaplumbağası… Kreşin bahçesindeki iğde ağacı
rüzgardan devrildiğinde nasılda gözyaşlarıyla sulamıştık yaralı bedenini…
İlk okulda elinden tutup gözyaşların dinene
kadar Andımız sırasında seninle bekledi, apartmanın önündeki kedi suyunu
birlikte tazelediniz, Yaşlı anneannene tarhana çorbası götürmüştünüz soğuktan
titreyerek hatırlıyorsun yavaş yavaş değil mi? Otobüste yorgunluktan dizleri
titreyen genç delikanlıya da siz yer vermiştiniz, hatta şu metroda öksürük
krizine giren kız onun da vicdan koluna girmişti.
Dün ki
karşılaşmamızda karamsardı, hatta öfkeleniyordu tek bir söz
Yok ediliyorum,
duyulmuyorum, görmezden geliyorum.
Karanlık dar bir sokakta duydukları çığlıklara
kulak tıkayanlar, henüz dokuz yaşında sınıf arkadaşının yanından kaldırılıp
gelinliğe hapsedilen kızı susturanlar, ellerinden emek gözlerinden hasret
yaşları eksilmeyen nineyi döven evlat adını hak etmeyenler, karşı komşu
kocasından ölesiye dayak yerken yalnızca kapı deliğinden bakanlar, savunmasız
hayvanları arabanın ardında sürükleyip kuyruğunu bacağını kesenler ve daha
nicesi siz yok ettiniz vicdanı. Kimi yetişkinlerin hor gördüğü ufak tefek
çocuklar onlar vicdanı ile el ele yürüyerek yüceliyor. Ardından saatlerce
söylenilen hani şu ar edep hiç öğrenemeyen gençler vicdan çoğuna cep
telefonundan daha yakın(!).
Başı hiç
okşanmamışlardan sevgi, merhamet bekliyoruz. Bir güler yüze hasret büyüyenden
tebessüm dileniyoruz. Tekme tokat arasında belini doğrultamayandan elimizi
tutmasını istiyoruz. Zor değil yalnızca korkmayın, bazen ağlayın onlar yerine üzülüp bir
dakikada olsa düşünün. Siz korktukça biz yetişkin olmaktan, büyümekten korkar
oldu. Televizyonun sesi komşunun çığlıklarını bastırıyor anladım, peki ya
vicdanının sesi onu nasıl kıstınız?
Vicdan kırılmaz ne camdan ne taştandır o yalnızca duygundan peki ya yetişkin ve vicdandan ırak kalpler, bunca kara
buluttan sonra kim toplayacak parçalarınızı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder